11 Temmuz 2018 Çarşamba

Dünden Bügüne Levent evleri










Emlak Kredi Bankası tarafından 1947-1957 yılları arasında 4. Levent’te, mimarları Kemal Ahmet Arû ve Rebiî Gorbon olan bir toplu konut projesi başlatıldı. Proje 100 hektarlık alanda 450 konuttan oluşuyordu. 





Prof. Kemal Ahmet Arû, Prof.Luigi Piccinato  


20 Haziran 2018 Çarşamba

4. Levent Duvar Mozaikleri


İSTANBUL

4.LEVENT DUVAR MOZAİKLERİ


HAZIRLAYAN

Ayşe Demir ÜNLÜ  (Mimar- Kudeb Uzmanı)















1947-1957 yılları arasında inşa  edilen Levent 4. Kısım evlerinin mimarları Kemal Ahmet Aru ve Rebii Gorbonu   cephelerinde yer alan 21 adet  Duvar mozaikleri ile analım.
Proje kapsamında bitişik evler, müstakil evler ve apartman blokları mevcuttur. Bununla birlikte burada ikamet eden sakinler için çarşı, parklar, sosyal alanlar da projelendirilmiştir. 
Bu yapıların cepheleri içinde dönemin ünlü birçok sanatçısı ile çalışılarak proje konusunu oluşturan mozaikler hazırlanmıştır. 
Günümüzde yerinde 20 adet mozaik mevcuttur. Bir tanesinin bulunduğu duvar, duvarı kullanan dükkan tarafından camlı doğramak çevrilerek yıkılmış ve mozaik kaybedilmiştir. (19 nolu mozaik-Nurullah Berk) 


kısaca bu eserleri bizlere kazandıran sanatçıları ele alacak olursak;



Bedri Rahmi Eyüboğlu (1,2 ve 3 nolu mozaikler):









(1911; 1975 ), Türk Ressam ve şairdir.
Güzel Sanatlar Akademisin'de başlayıp Paris'te sürdürdüğü resim öğreniminin ardından yurda dönmüş ve yaşamı boyunca Güzel Sanatlar Akademisi'nde ders vermiştir. Yazma, gravür, seramik, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi, litografi gibi birçok formlarda eserler üreten sanatçı, geleneksel süsleme ve halk el sanatlarında seçtiği motifleri yapıtlarında Batı’nın teknikleriyle birleştirerek kullandı. Şiirlerinde de halk kaynağından beslendi; masallardan, söylencelerden, türkülerden yararlanarak, doğa tutkusunu, insan sevgisini, yaşama sevincini, toplumsal sorunları yansıttı. En ünlü şiiri, Karadut adlı aşk şiiridir.



Bu çok yönlü sanatçı; Ayasofya ve Kariye müzesindeki mozaik çalışmalarından oldukça etkilenmiştir. Yaptığı birçok resimde bu etkiyi görmek mümkündür. Noktama tekniği ile yaptığı bazı tablolarında, 1950 'li yıllarda ki mozaik panolarının müjdesini de vermiştir.

Bedri Rahmi Eyüpoğlu 1. Nolu Mozaik
Bedri Rahmi Eyüpoğlu 2. Nolu Mozaik

Bedri Rahmi Eyüpoğlu 3. Nolu Mozaik





Ferruh Başağa (4,5,6, 7 ve 21 nolu mozaikler):




(1914 -  2010)  Türk ressam
İlköğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra ortaokul ve teknik liseyi okuyacağı yer olan Yugoslavya'ya gitti. Teknik lise mezunu olarak yurda döndüğünde bir yıl süre ile Beşiktaş Uçak Fabrikası'ndaki çalışmasının ardından; şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan dönemin Güzel Sanatlar Akademisi’ne 1936 yılında girdi. Dört yıl boyunca Zeki Kocamemi, Nazmi Ziya Güran ve Leopold Levy'nin öğrencisi olarak 1940 yılında mezun oldu. Aynı yıl açılan Yüksek Resim Bölümü’ne Nuri İyem, Turgut Atalay, Selim Turan, Agop Arad, Avni Arbaş, Mümtaz Yener, Fethi Karakaş ve Haşmet Akal ile birlikte devam etti. Bir yıl sonra aralarına Abidin Dino’nun da katılımıyla "Toplumsal Gerçekçi" anlayış gözetilerek Yeniler Grubu’nun kurucuları arasında yer aldı ve grubun tüm etkinliklerine katıldı. Müstakil Ressamlar Derneği üyeliği de yapan sanatçı, ilk sergisini İstanbul’ Beyoğlu Kitap Sarayı’nda açtı. Sanatçının eserleri, bir yıl sonra UNESCO tarafından Musée d'Art moderne de la Ville de Paris’te açılan sergide yer aldı. İngiltere, Fransa ve Hindistan’da sanat fuarları ile karma sergilere katılan sanatçı, soyut kavramı ile 1947 yılında tanıştı. 1949’da Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne soyut resim ile katılıp; birincilik ödülü alan ilk sanatçıdır. 1950 yılında kurulan Ressamlar ve heykeltıraşlar Derneği'nin de kurucu üyeliğinde bulundu.1971-1981 yılları arası İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde Vitray ve Mozaik atölyelerinde hocalık yaptı.
1980 yılında Geometri ile ilgilenmeye başlayan ve “Geometri bir problemdir. Ben problem dışına çıkarak geometrinin estetiğini aradım.” diyen Başağa, "Geometrinin Sonsuz Estetik Olasılıklarını keşfetmeye İstanbul’daki atölyesinde sürdürdü. Başağa, 24 Aralık 2010'da vefat etti. 27 Aralık 2010 Pazartesi günü Teşvikiye camii'de kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Mozaik çalışmaları;
Heybeliada Deniz Harp Okulu: Mozaik
İzmir Efes Oteli: Mozaik
Hacettepe Üniversitesi: Mozaik - Seramik
Ankara Tıp İhtisas Enstitüsü: Mozaik
Balıkesir Ortaokulu: Mozaik
Levent Sitesi: Mozaik (6 Pano)
TBMM: Vitray, Mozaik
Kalamış Kız Koleji: Mozaik, Vitray
Feneryolu Kız Meslek Enstitüsü’nde mozaik.







Eren Eyüboğlu (16,17 ve 18 nolu mozaikler):




1907 yılında Romanya´nın Yaş kentinde dünyaya geldi. Lise çağında özel resim dersleri aldı. Yaş Güzel Sanatlar Akademisi´nde resim öğrenimi yaptı. 1929´da Paris´e gitti. Dört yıl Andre Lhote´un Atölyesi´nde resim çalıştı. 1930´da Paris´te Bedri Rahmi ile tanıştı. 1936 yılında iki sanatçı İstanbul´da yaşamlarını birleştirdiler. O günden sonra, Türkiye´de bir Türk Sanatçısı olarak yaşayan Eren Eyüboğlu, Anadolu´yu dolaştı. 

Anadolu coğrafyası, kültür zenginlikleri ve Anadolu insanı, resimlerinin esin kaynağı oldu. “Türkiye´yi hiçbir zaman ikinci yurdum olarak görmedim. 1936 yılından beri anayurdum oldu Türkiye. Daha önce bilmediğim, tanımadığım nice değerler, bana çizip boyama, yaratma coşkusu veren değerler buldum yeni ülkemde”. Resme duyarlı ve sorumlu bir sanatçı idi Eren Eyüboğlu. Hiç ödün vermedi, başkaları sevsin diye resim yapmadı. 

Hep aradı, sordu; “Bir resim yaparsın çok iyidir, bir resim yaparsın fena değildir. Onu ´iyice´ bir resim izler, ´güzel´ bir resim, ´çok güzel´ bir resim daha sonra. Ama çok güzel bir resmi hiçbir şey izlemez. Bir çıkmazdır resim. Her zaman bilemezsin, bir önceki mi daha iyiydi, bir sonraki mi daha iyi olacaktır. Yoksa o anda yaptığın mı en iyisi, en güzelidir? Hem ne demek ´iyi´ , ´güzel´? Bir duvara asılacak resim o duvarın sahibine göre güzeldir. Ama resim, dekoratif amaçla yapılanlar hariç, süsleme amacı taşımaz. 

Bir duvarı süslemek amacıyla yapmıyorum resimlerimi”, ölümüne dek üretti sanatçı. “Kendi yolumu bulduktan sonra, bu yolun önü tıkanık mı açık mı,ilerledim mi, geriledim mi yoksa yerinde mi saydım bilmiyorum. Bildiğim tek şey var, çalışmak çabamı ölüm elimden fırçayı alıncaya dek sürdürmek.” Resimle mimarlığın işbirliği konusunda Bedri Rahmi´nin görüşlerini paylaşan Eren Eyüboğlu, eşiyle birlikte Türkiye´de, bu alanda ilk yapıtlarını gerçekleştirdiler. 


1953 yılında, Etibank / Ankara için gerçekleştirdiği mozaik çalışmaları, 
4.Levent konut duvarları(1956-1957), 
Ankara Çocuk Hastanesi(1955), 
Hacettepe Hastanesi (1954-1955), 
İstanbul Manifaturacılar Sitesi (1963-1965), 
Cerrahpaşa (1978) ve Haydarpaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi (1979) için yaptığı mozaik panolar izledi. Ardında binlerce resim, desen, seramik bırakan Eren Eyüboğlu 30 Ağustos 1988 günü, son otuz yılını yaşadığı Kalamış´taki atölye-evinde yaşama gözlerini kapadı.







Sabri Berkel (8,9,10,11,12,13,15, ve 20 nolu mozaikler):




Üsküp'te ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Belgrad Güzel Sanatlar Okulu'nun hazırlık bölümünden 1927-1928'de diploma almıştır ve daha sonra Floransa Güzel Sanatlar Akademisi'nin Felice Carena atölyesinde fresk ve gravür konusunda iki yıl eğitim almıştır. 1935 yılında Türkiye'ye gelerek, Akademi salonlarında ilk kişisel sergisini açmıştır.

Ankara'da iki yıl resim öğretmenliği yapmıştır. 1939'da ise Akademi resim bölümünde gravür atölyesi asistanlığı yapmıştır.

1949-1974 yıllarında Dekoratif Sanatlar Bölümü'nde galeri öğretmenliği, 1965-1969 yılları arasında Yüksek Resim Bölümü başkanlığı yapmıştır. 1961 yılında ise 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde Kompozisyon No I resmiyle birinci olmuştur.



1991 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.












Ercüment Kalmık (14 nolu mozaik):


Ercüment Kalmık, 1909 yılında İstanbul’da doğmuştur. Nişantaşı Sultanisi ve Ankara Lisesi’nden sonra British School'da öğrenimini sürdürmüştür. 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde önce Nazmi Ziya, daha sonra ise İbrahim Çallı’nın öğrencisi olmuştur. 1939'da Paris'e giderek Andre Lhote resim atölyesinde resim çalışmaları yapmış, aynı zamanda Sorbonne Üniversitesi’nde de Sanat Tarihi derslerini izlemiştir. II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ülkesine geri dönen sanatçı, 1941 yılında ilk sergisini İstanbul’da açmıştır. Ercüment Kalmık, 1942'de Ankara Kız Meslek Öğretmen Okulu'nda ve İstanbul Nişantaşı Kız Lisesi'nde resim öğretmenliği yapmış, 1947 yılında ise İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atanmış, burada renk ve biçim kompozisyonu dersleri vermiştir. Sonraki yıllarda Roma’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde müze ve sanat okulları konusunda incelemelerde bulunmuştur. Bir yandan sanatsal üretimlerini sürdüren sanatçı, 1943'te açılan 5. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda üçüncülük ödülü kazanmıştır. 1948'de UNESCO karma sergisine, 1954'te Roma Sergisi'ne, 1956-1962 yılları arasında Venedik Bienal Sergileri'ne, 1957'de Viyana Sergisi'ne, 1958'de Lugano Grafik Sergisi'ne, 1961'de Sao Paulo Sergisi'ne katılmıştır. Kalmık’ın eğitimcilik deneyimi, ölümünden iki yıl önce, 1969’da açılan, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Temel Sanatlar Kürsüsü’nün temelini oluşturmuştur.
Resim çalışmalarının yanı sıra, pek çok Cumhuriyet Dönemi sanatçısı gibi, Türk resim sanatının kuramsal ve düşünsel kavramları üzerinde makaleler kaleme alan, konferanslar ve radyo konuşmaları da gerçekleştiren Kalmık’ın, "Renklerin Armoni Sistemi" ve "Tabiatta ve Sanatta Doku" başlıklı iki kitabı, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından basılmıştır.
Ercüment Kalmık'ın halen İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde bulunan Liman, Kızımın Portresi ve Sahil gibi yapıtları onun doğa karşısındaki  yorum ve görüşlerini ortaya koyar. Bu yorumlar, ilk zamanlarda kübist bir yaklaşımda olmasına rağmen zamanla kendini geometrik bir üsluba bırakmıştır. Sanatçı büyük bir deniz aşığı olup birçok tablosunda sandallar, balık ağları ve denizle bağlantılı öğeler kullanmıştır.
1971 yılında hayata veda eden sanatçının İstanbul’da bulunan evi, müze olarak restore edilmiştir.









Nurullah Berk (19 nolu mozaik):

Nurullah Berk 1906 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlkokulu Heybeliada’da, ortaokulu Nişantaşı’nda okumuştur. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1924’te Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmiş; burada, Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’dan dersler almıştır. Daha sonra Paris’e giderek, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda Ernest Lourent’in öğrencisi olmuştur. Dönemin sanat başkenti Paris ve orada yaptığı çalışmalar, sanatçının sanata bakışını biçimlendirmiş, yurda dönüşünde İstanbul’da arkadaşlarıyla birlikte “Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ni kurmasını sağlamıştır. Sanatçı, bir çeşit dayanışma isteğinden öte, bu birliğin herhangi bir felsefe ya da akım ortaya koyamamasından dolayı birlikten ayrılmıştır.

Nurullah Berk 1933 yılında tekrar Paris’e gitmiş, burada Lhote ve Leger atölyelerine devam ederken bu sanatçıların resimde savundukları desen, kütle ve hacim yaratma anlayışlarını benimsemiş, Türkiye’de izlenimci Çallı Kuşağı’nın yok ettiğini düşündüğü bu anlayışları, Türk resmine yeniden getirmeyi planlamıştır. 1914 Kuşağı izlenimci ressamlarının estetik anlayışına ve tekniğine karşı, kübist ve yapımcı bir tekniği getiren arkadaşları ile birlikte D Grubu’nu kurmuştur.

1939 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğretim üyesi olmuştur. 1947’de D Grubu’nun dağılmasından sonra Paris’e gittiğinde” Lhote’nin atölyesinde anlamadıklarını” fark ettiğini söylemiştir. Bu dönemde yaptığı resimlerinde tümüyle çizgisellik ve iki boyutluluk dikkati çekmektedir. 1950’lerin sonunda Berk, Türk resminde bir Doğu-Batı birleşiminin gerekliliğini savunmuştur.
1962’de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğüne getirilmiştir. 1939’dan 1968’e kadar Türk plastik sanatlarının kurumsallaşması yolunda yoğun çaba göstermiştir. Nurullah Berk, UNESCO’ya bağlı “Uluslararası Sanat Eleştirmeni Türkiye Komitesi”ni Suut Kemal Yetkin ile birlikte kurmuş, 1954 yılında da kongre yapılmasına katkı sağlamıştır. Paris, Moskova, Bükreş, Leningrad ve Brüksel’de açılan “Çağdaş Türk Grafik Sanatları” sergilerinde komiserlik yapmış, Sao Paolo ve Venedik bienallerine katılmıştır. Resim sanatında farklı yaklaşımlar sergileyen, Türk sanatına fırçasıyla ve kalemiyle hizmet eden Nurullah Berk, 1982 yılında İstanbul’da hayatını kaybetmiştir.




[1]  Mozaiğin her bir parçasına verilen isimdir.

[1]  Y. mimar Eda Uğur tarafından yaptırılmıştır.